Attention...Mon Ami...Fa-Lala-Lala-La-La...

30 Ocak 2010 Cumartesi

gün 47

merhaba sevgili post travmatik stres bozukluğum

artık bir santimilimikrogram daha seratonin elde etmek için yapılacak şeyin bir iddaa kuponu daha doldurmak veya bir fazla brovni yemek olmadığını anlamış bulunmaktayım. zaten maçlar tutmuyor ve uzayda kapladığım hacim göbek epitel hücrelerime gittikçe daha fazla impuls gönderiyor. seni yenmek için ne yapmam gerek gerçekten bilmiyorum. bu arada gözün aydın. bir kardeşin oldu. obsesif kompülsif adını taktık... ben ve ben. ah evet, tanıştırayım. bu ben, bu da residüel. residüel şizofreni! tanıdın mı? boşver. ben verdim çoktan. sen de öyle yap. çay ister misin? bak, bugünkü dokuzuncu fincanım. çayı neden mi severim?.. olsun, yine de söyliycem. bir evde çay demleniyorsa, içiliyorsa, o evde işler yolundadır da ondan. şeker karıştırma sesi geliyorsa çınçınçın... ha çayı şekersiz içen sıkıcı bir insan evladı olmamdan mütevvellit, o şıngırtıdan televizyondaki ciddi meseleyi duyamama gibi bir sorun olsa da, severim yine de. iddia ederim ki, çayı şekersiz içen insanlar iyi gözlem yeteneğine sahiptir. yani gözlemler dururlar. fanatiklik ve faşizan eğilimleri daha düşük, televizyon izlerken değerlendirildikleri sosyo-eko-kültürel kategori AB sınıfıdır. gelir seviyeleri şeker satın alamayacak durumda olmasından ötürü şekersiz içen dostlarım ise bu durumun istisnalarıdır. tıpkı lisede tm öğrenci prototipinin ikiye ayrılması gibi. 1- akademik başarı-haylazlık katsayısı gibi etmenlerle fmden geçip tmye varanlar, 2-gerçek bir tm ruhu taşıyıp, o festival senin, bu galeri benim, o kadıköy senin, bu istiklal benim, gezim gezim tmlik, amelielik yapanlar. her neyse, nereden geldim buraya. ah evet. çaya nereden geldiysem oradan. bu saydığım ikinci genre, çay içerse, o çayı şekersiz içer arkadaş. ve iddiam odur ki, bu işbu insanların adedi, şekerli içen kardeşlerimin adedinden 1 (bir) fazla olduğu vakit, dünya gerçekten sıkıcı bir yer olmaya başlayacak.

ne kadar sıkıcı bir insanım yahu. ama yo. benim suçum değil. biraz fazla nor epinefrin ve epinefrin, biraz eksik seratonin ve melatonin. beynimin sol tarafında iki dirhem gri madde eksik olmuş, kime ne. ben sizi çoktan unuttum bayan.

26 Ocak 2010 Salı

gün 43

güne afrika uluslar kupasıyla başlamak (ki tsi 18 civarına tekabül eder), nba ile devam devam etmek (eyvah eyvah), avustralya açık ile nihayete erdimek (aferin)...


galiba deliriyorum

23 Ocak 2010 Cumartesi

gün 40






I've heard. I know one thing. On Saturday, the sky will crumble together (or something) with a huge bang to fit into the cave.

21 Ocak 2010 Perşembe

gün 38

"umarım bu gece köpekler havlamaz!"

19 Ocak 2010 Salı

sahi, ne olmuştu?

gün 36












Or are you toxic for me?

Will you mistreat me?


14 Ocak 2010 Perşembe

gün 31

iyi işte n'olsun senden n'aber?

9 Ocak 2010 Cumartesi

gün 26

bir çuval incir, pekmez oldu.

çocuk olmak zor iş. hele de söz konusu tiyatroysa.

4 Ocak 2010 Pazartesi

gün 21

merhaba dünyanın güneşe en yakın olduğu gün...


nasılsın, iyi misin, ben iyiceyim, biliyorsun geç kaldım, ve yine bilirsin zaten hep geç kalırım, geç kalmayı sever miyim, beklenmeyi? yo hayır, esasında dündün, lakin yine de, velhasıl, önümüzdeki 364 gün, senin kadar yakını gelmeyecek, bu yakınlığa rağmen bana söz konusu topu göstermemene o kadar müteşekkirim ki, bana yağmuru göstermene, çok severim, bugün yeni birini tanıdım, ben onu tanıdım, o beni tanımadı, merhaba tanışa bilir mi yiz, kadar mesafe, ancak sevgili yeni yıl, yapabildiğinin yeni bir takvimden fazlası olduğunu göstermiştin, bunu ikimiz de biliyoruz, stratosferden litosfere, çokça seratoninli, çokça bağırışlı, çokça hayal kurmalı, çokça yorulmalı, çokça bunalmalı, terketmeli, terkedememeli, başlamalı, bitirmeli, okumalı, dinlemeli, dokunmalı, tren raylı, çıtçıtlı, sıcak çikolatalı, rüya bilmeceli, ağaca tırmanmalı, -miş gibi yapmalı, çıtçıtlı, kahverengili, turunculu, kemikli elli, olivettili-yani çıtçıtlı, thelmalı, louisili, fazla yenili, fazla değişmeli, yani senli, yani benli, yani hiçli, çokça idil, çokça deniz, çokça sokak, çokça sarhoş, çokça büyümeli, hayatımın açık ara en yılıydı. yine aynısı olsun. bi' de yeni bir yer mekan (izlanda?), bi' de yeni bir insan(ne?) olsun. hepsi bundan ibaret.



İzleyiciler