Attention...Mon Ami...Fa-Lala-Lala-La-La...

24 Mayıs 2010 Pazartesi

gün 7747

"kültür bir endüstridir ve bu yeni toplumun can damarıdır. Bu toplumda halk, insanlar kültür üretmez, üretemez. Ancak kültüre tabii olur. Bizler kültürün öznesi değil, nesnesiyiz artık. Kültürün bir endüstri olarak var olduğu bir toplumda biz neredeyse nefes alırken bile her türlü kültürel ortamda aslında bir tür egemenlik içselleştirmesi yaşıyoruz. Bunlara tabii oluyoruz. Bizler artık aç açıkta olduğumuz ve yaşamımızı idame ettirmek için emeğimizi satmak zorunda kaldığımız için bu düzene bağlı değiliz. Kültür endüstrisi tarafından kuşatıldığımız için, başka bir toplumun hayalini bile kuramayacak kadar bu pisliğin bir parçasıyız." adorno

23 Mayıs 2010 Pazar

gün 7746

-hi. can i take a photo?
-no... i have to perform on the stage, so later.
-oh thank you... takk!


diye bir diyalogu rüyamda yaşasam, bütün gün sırıtarak gezerdim.




takk jonsi.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

gün 7742

uyumak ne güzel
rüya görmek ne güzel
basmalı kalem, beş ortalı defter, merdiven boşluğu, dağınıklık, arkadaşlık, ne güzel
dokunmak. mamak. ne çok
baş dönmesi.
en çok
anlatmak, anlamamak, beklemek, ne çok beklemek, bekletmek? hıhı
ne güzel
her şeyden ve herkesten, olmuş ve olacak olan, bekleyen ve beklenen tüm anılardan vazgeçmek
ne güzel, izlanda ne güzel,
jonsi, elbette, bırakıp, her zaman, gidilecek, boğuldum, çıkmamak, ses, istemek, çok, şey, her, yol, çıkış, başka, nerede, ama, nerede, çıkmak, dolaşmak, ne güzel
sen ne güzel
ben ne güzel
güneşin doğuşundan önceki 18 saniye
elbette.
dünya gözüyle dünyadan olmayana
7746
ne güzel

14 Mayıs 2010 Cuma

gün 7737




"so desperately, with passion, selflessly, for real, deep, easy, for a long, fast, tenderly, sour, together, just, laughing, for fun, for kicks, hot, brightly, bitterly, madly, crying, silently, happily, drunk, by the side, like a little bird, like the morning sun, like the smell of books, like a soapy wings, like a surf, to be diverse, plain and dangerous, in a free conscience, in a salt not briny, to walk with the niece Didi, so you wouldn't´t walk away, to switch the lights with a switch, to be a dreamer up to the elderly, to learn to get along without you, to be friends with the Clockwork Bird, to wear a chintz dress with polka dots, to handle freedom with care, to drink holy water in the morning, by tremor, by whisper, crying out of pain, be tormented of laughter, again, once more, windy, in bare foots, tumbling, like a holiday, like a miracle, to bury yourself in a sand, to search for the right sock in the morning, to blink, to ogle each other, to think up fairy tales together, to continue the phrase, how did I fell in love at the first sight, in time, not in time, was praying to God, choose That path, to be a little crumb, to devour a jam with a spoon, without X-rays, without damaged genes, by the bridges, by the heels, coffee con truffles, holding hands, legs, giraffes necks, wet heads, open hearts, sleepy evenings, without past, without bygone, soft kisses, hard week days, maroon fate, paper with scribbles, to eat the top crust of bread, to breathe in the ear, brave eyes, lipstick-less lips, cold noses, secretly, with tears, full speed right ahead, eating the almond of bitterness,in a bathroom, excited by the fluent line, to see you again, when nose is bleeding, fuck you cancer, to feed the pigeons, to loose in a lottery, to be a fairy for a child, to hug the friend Viko, to fly far away in the airplane, gasping out of happiness, crying out of excitement, remembering no evil, crumpled jacket, yesterday´s saucepan with the porridge, with the experience which is not necessary for anybody, clattering, bell ringing, here and now, to live only once... God, how I want to live! "

10 Mayıs 2010 Pazartesi

gün 7733

bugün sonu olan bir şey oldu muhtemelen ve bu kadar zor olmak zorundaydı.

tam da bu kadar.

...
oyunumuz tek perde ve lütfen cep telefonlarınızı kapatınız.

.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

gün 7731

ve hangi kainatsa
o herşeye gücü yeten
tut beni oraya götür
olayım gücü yetmeyen.

1 Mayıs 2010 Cumartesi

gün 7724

[...] dünyanın dışından -manzaradan, nesne ve kurumlardan- daha da dışsal olan insan çıplaklığı, dünyaya kendi ayrıksılığını, yalnızlığını, varlığında saklı bulunan ölümü haykıran çıplaklık, görünümün içinde, gizli sefaletinden duyduğu utancı haykırıyor, ruhun ölümü'nü haykırıyor.


e.l.






haymarket'ten melbourne'e, bay view'e taksim'e, kadıköy'e ...
kutlu olsun!

İzleyiciler